26 Temmuz 2009 Pazar

sagliga yeni model `yap.kirala.devret`

ANKARA - Saglik sisteminde fiziksel kapasite probleminin çözülmesi amaciyla, kamu-özel sektör ortakligina dayali `Yap-Kirala-Devret` modeliyle hastane ve saglik tesisleri insa edilmesi öngörülüyor. Yerli ve yabanci yatirimcilari saglik alanina çekmeyi amaçlayan, henüz taslak halindeki modele göre, özel sektör tarafindan insa edilen hastane ve saglik tesisleri, daha sonra Saglik Bakanligi`nca en fazla 49 yilligina kiralanacak ve bu süre sonunda tamamen devletin olacak.||Projelere YPK onayi||Yeni model, Bakanlar Kurulu karariyla düzenlenecek. Yerli ve yabanci yatirimcilarin, devlet tarafindan tahsis edilen arazilere hastane ya da saglik tesisi kurmasina imkan saglayacak, taslak halindeki model uyarinca, Saglik Bakanligi tarafindan kurulmasi planlanan projeler, Yüksek Planlama Kurulu`na (YPK) sunulacak. Projelerin, hastane ya da saglik tesisi kurulacak illerdeki yatak ihtiyaçlarinda meydana gelebilecek degisikliklerin tespit edilerek, kamu ve özel sektörün zarara ugramasinin önlenmesi gayesiyle YPK onayina sunulacagi bildirildi. YPK`nin bunlari onaylamasi halinde, projelerle ilgili detayli fizibilite ve ön proje çalismalari yapilacak. Ön projeler, hastane ya da tesislerdeki açilacak klinik ve laboratuvarlar, oda sayilari ve büyüklükleri gibi ayrintilari içerecek. Bütün bu asamalar tamamlandiktan sonra ise ihaleye çikilacak.||Devletten ödeme yok||Yetkililer, bu modelle özel sektöre ön proje, temel standartlar dokümani ve arsa tahsisi saglanarak, geleneksel modelden farkli olarak, devlet tarafindan hiçbir ödeme yapilmadan, `Yap-Kirala-Devret` modeliyle hastane ve saglik tesisi kurulmasinin planlandigini bildirdi. Ihaleyi kazanan yerli veya yabanci sirket, Saglik Bakanligi`nin projesine bagli kalarak bu tesisi en fazla 3 yil içinde tamamlayacak. Insaatin tamamlanmasindan sonra ihale sözlesmesinde belirlenen sartlara göre devlet sirkete kira ödeyecek. Tesis sözlesmede belirlenen süre sonunda tamamen devlete geçecek. Bu süre 49 yildan fazla olmayacak.||Kira bedeli az olacak||Tesise devletin ödeyecegi kira miktari ve kiralama süresinin belirlenmesinde, arazinin devlet tarafindan tahsis edilip edilmedigi, maliyeti, iç donanimin kim tarafindan üstlenildigi ve ticari alanlarin kullaniminin kime ait oldugu gibi kriterler göz önüne alinacak. Birinci formüle göre, tesisin bütün medikal ekipmanlari ve iç tefrisati Saglik Bakanligi`nca yapilacak ve tesisin tamami Bakanlik tarafindan isletilecek. Bu durumda 49 yila kadar kiralanan tesisin kira bedeli sözlesmede belirlenen süre ve ödeme periyotlari çerçevesinde yüklenici firmaya ödenecek. Ikinci formüle göre, yüklenici firma insaati bitirdikten sonra tibbi alanlar disindaki hizmet ve ticari alanlari da isletecek. Bu takdirde devletin ödeyecegi kira bedeli de daha az olacak. Isletme hakki firmaya||Üçüncü metoda göre ise tesisin bütün iç tefrisati ve tibbi araç gereçleri yüklenici firma tarafindan saglanacak. Böyle bir durumda kira bedeli yine saglanan tibbi ekipman dikkate alinarak belirlenecek. Dördüncü formüle göre de yüklenici firma hem tibbi ekipmanlari saglayacak hem de tibbi alan disindaki hizmet ve alanlari isletecek. Kira bedeli de bu durumda tibbi ekipman ve isletime birakilan alanlarin degeri dikkate alinarak belirlenecek. Yetkililer, bu sartlar göz önüne alindiginda, tesisin kar getirecek otopark, kafeterya ve banka subesi gibi ticari bölümlerinin isletme hakkinin yüklenici firmaya verilmesi durumunda, devletin ödeyecegi kira miktarinin düsük olacagina dikkat çekti. Ayrica, gelismis yerlerde arazi bedellerinin daha fazla olmasi sebebiyle buralardaki tesislerin arsalarinin devlet tarafindan tahsis edilmesi ve ticari alanlarin isletme hakkinin da yüklenici firmaya verilmesi halinde, kira bedelinin daha düsük hesaplanacagi da belirtildi.||> Medikal alana kamu etiketi||Taslak halindeki modele göre, tesisin tibbi hizmet alanlari sadece Saglik Bakanligi`nca isletilebilecek. Buna göre buralara hekim, hemsire ve diger görevliler Saglik Bakanligi`nca atanacak. Saglik Bakanligi yetkililerine göre bu modelden devletin elde edecegi faydalar söyle:||* Yillarca sürebilecek insaatlar 3 yil içinde bitirilecek,||* Geleneksel metodun aksine insaat süresince devlet hiçbir ödeme yapmayacak,||* Hizmet ve ticari alanlar özel sektöre birakilarak kira mahsuplasmasina gidilebilecek. Böylece devlet daha düsük kira ödeyecek,||* Kisa bir süre içinde saglik sektöründeki fiziksel kapasite artirilacak. Böylece hastalarin bekleme süreleri de azalacak. * Özel sektör finansmani saglik sektörüne kazandirilmis olacak.||> Saglik kampüsleri||Kamu-Özel Sektör Ortakligi Modeli ile 2006-2008 yillari arasinda Istanbul, Izmir ve Ankara`da toplam 7 bin 275 yatakli birer saglik kampüsü yaptirilmasi planlaniyor. Istanbul`daki kampüs içinde 400 yatakli Bakirköy Bölge Egitim ve Arastirma Hastanesi, 200 yatakli Bakirköy Kardiyovasküler Cerrahi Merkezi, 75 yatakli Acil Tip ve Yogun Bakim Ünitesi, 100 yatakli Onkoloji Hastanesi ve 100 yatakli otel bulunmasi öngörülüyor.||* Ankara`da Etlik semtindeki Saglik kampüsü içinde ise sunlarin yer almasi planlaniyor: 400 yatakli Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, 400 yatakli Numune Egitim ve Arastirma Hastanesi-Dahili Branslar, 400 Yatakli Yüksek Ihtisas Hastanesi-Cerrahi Branslar, 400 Yatakli Kadin Hastaliklari Hastanesi ve Yenidogan, 300 yatakli Çocuk Hastanesi, 400 yatakli Kardiyovasküler Cerrahi Merkezi, 400 yatakli Onkoloji ve Çocuk Onkolojisi, 300 yatakli Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi, 300 yatakli Geriatri Hastanesi, 300 yatakli Beyin Cerrahisi Hastanesi, 100 yatakli Klinik Otel, Kongre Merkezi, Arastirma Merkezi, Teknik Merkez, Is Merkezi ve Sosyal Merkez, Vardiya Personeli Lojmani. * Izmir`deki saglik kampüsünün ise Atatürk, Karsiyaka ve Yenisehir kampüslarindan olusmasi planlaniyor. Buna göre Atatürk kampüsunda sunlar yer alacak: 400 yatakli Bölge Egitim ve Arastirma Hastanesi, 200 yatakli Kardiyovasküler Cerrahi Merkezi, 200 yatakli Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi, 100 yatakli Onkoloji Hastanesi. Karsiyaka kampüsünde ise 400 yatakli Bölge Egitim ve Arastirma Hastanesi kurulacak. Yenisehir kampüsünde da su hastaneler bulunacak: 300 yatakli Gögüs Hastaliklari ve Gögüs Cerrahisi, 400 yatakli Çocuk Hastaliklari Hastanesi, 300 yatakli Kadin Dogum Hastanesi, 400 yatakli Bölge Egitim ve Arastirma Hastanesi.||* Bölge ve devlet hastaneleri: 300 yatakli Denizli-Nazilli Devlet Hastanesi, 400 yatakli Aydin Bölge Hastanesi, 200 yatakli Antalya-Alanya Devlet Hastanesi, 400 yatakli Içel Bölge Hastanesi, 400 yatakli Gaziantep Bölge Hastanesi, 400 yatakli Malatya Bölge Hastanesi, 400 yatakli Elazig Bölge Hastanesi, 400 yatakli Ordu Bölge Hastanesi, 400 yatakli Samsun Bölge Hastanesi, 400 yatakli Karabük Bölge Hastanesi, 250 yatakli Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, 300 yatakli Kirsehir Devlet Hastanesi, 400 yatakli Isparta Bölge Hastanesi, 400 yatakli Manisa Bölge Hastanesi.

Yatak Seti

19 Temmuz 2009 Pazar

bir yatakta 10 cocuk tedavi edilir mi

GAZIANTEP Çocuk Hastanesi`nde hasta izdihami yasaniyor. Bir yataga 3 ila 10 çocugun yatirildigi hastanede, refakatçi yogunlugu da sikintiyi artiriyor. Bashekim Dr. Mehmet Berk, havalarin sogumasiyla birlikte artan saglik hizmeti talebini karsilamada yetersiz kaldiklarini söyledi. Berk, 125 yatakli hastanede 259 çocugu tedavi ettiklerini ve yatak kapasitesini artiramamalarina karsin, gelen hastalari geri çeviremediklerini belirtti. Yalnizca Gaziantep`e degil Kahramanmaras, Kilis, Adiyaman ve Sanliurfa`dan gelen hastalara da hizmet verdiklerini kaydeden Berk, `125 yatakli hastanemizle nüfusu 3 milyonu bulan bir bölgeye hizmet vermeye çalisiyoruz. Koguslarda atim atacak yer kalmadi. Özellikle yogun bakim ünitesinde çok büyük bir sikinti yasiyoruz. 11 yatakli yogun bakim ünitesinde 47 çocuk yatiyor. Bir yatakta 3-10 çocugu tedavi etmek zorunda kaliyoruz. Sakincali olmasina karsilik bir kuvözde 2 bebek yatirdigimiz oluyor`` dedi.||HAYIRSEVERE YARDIM ÇAGRISI Günde 2 bin hastaya poliklinik hizmeti verdiklerini kaydeden Dr. Berk, sikintinin, hastanenin yatak ve personel sayisi artirilarak giderilebilecegini, bu ihtiyacin karsilanmasinda, devlet yaninda hayirseverlere de görev düstügünü sözlerine ekledi.

Yatak Seti

7 Temmuz 2009 Salı

osmanli sultaninin petrol ongorusu

Emine Dolmaci nin haberi||Osmanli Imparatorlugu son dönemlerini yasamaktadir; hem ekonomik olarak hem de toprak bütünlügü açisindan sikintilidir. Bu ortamda isi sansa birakmak istemeyen Sultan 2. Abdülhamid, Musul, Kerkük ve Bagdat basta olmak üzere ülkedeki petrol yataklarini özel mülkü haline getirir. Bu sekilde, petrol kaynaklarini korumaya alir. Daha sonra arastirmalar yaptirarak bölgenin bir petrol haritasini çikartir.||Bir petrol kuyusu açmak için yüzlerce metre yerin altina inmek gerekiyor, hatta bu derinlik bazen bin metreleri buluyor. Durum böyleyken bundan yüz yil önce petrol gölleri denebilecek kadar yüzeyde petrol kuyulari bulunuyormus. Bunu Sultan 2. Abdülhamid dönemine iliskin yapilan arastirmalardan ögreniyoruz. Bundan daha önemlisi ise, `Osmanli petrolün ne oldugunu bilmiyordu, bu yüzden zengin petrol yataklarinin yer aldigi topraklari Batili güçlere kaptirdi.` yönündeki iddiayi tamamen çürütecek bir bilgi. Çünkü, bu bölgelere özel bir önem veren 2. Abdülhamid, Musul-Kerkük ve Bagdat taki petrol yataklarinin haritasini çikarmis ve üzerine isletmeler kurmustu. Onun bölgeyi korumak için buldugu zekice yöntem ise bu topraklari özel mülk haline getirmesiydi. 1880 yilindan baslayarak, tüm petrol yataklarini kisisel mülküne katan padisah, ancak 1908 de Ikinci Mesrutiyet in ilani ile birlikte bunlari Hazine ye devreder. Doç. Dr. Arzu Terzi nin hazirladigi, Bagdat-Musul da Abdülhamid in mirasi Petrol ve Arazi isimli çalismada bu haritalar ilk kez yer aliyor. Timas Yayinlari tarafindan çikarilan kitapta, bu bölgedeki yataklar ve isletmelere ait pek çok fotograf da bulunuyor.||Düveli muazzama olarak anilan dönemin büyük güçlerinin Bagdat-Musul bölgesindeki petrole ilgisinin artmaya baslamasiyla, bölgedeki zengin petrol yataklarini içine alan önemli arazi parçalarinin Osmanli tarihinde ilk kez bir padisahin, Sultan 2. Abdülhamid in sahsi mülkü haline getirilmesi ayni döneme denk gelir. Osmanli hem maliyesi hem de toprak bütünlügü açisindan sikintili günler yasamaktadir. Ekonomik olarak disa bagimlidir ve girdigi savaslarla da toprak kaybina ugramaktadir. Musul ve Bagdat taki yer alti ve yer üstü zenginliklerinin önemine vâkif olan ve bu topraklarin siyasi önemini de göz ölüne alan Padisah 2. Abdülhamid iste bu sebeple bölgedeki petrol yataklarinin korunmasi için özel bir çare arar. Bu topraklarin hem toprak kaybindan hem de yabancilara taninan isletme imtiyazlarindan etkilenmemesi lazimdir. Bunun için en ideal çözümü de, bu topraklari özel mülkü arasina katmakta. Bunu, 29 Nisan 1888 tarihli bir emlak-i hümayun defterinden ögreniyoruz. Bu defterde 1880-81 yillarindan itibaren düzenlenmis olan belgeler yer aliyor. Yine bu deftere göre, padisahin Osmanli tahtinda bulundugu süre içinde emlak-i hümayununa dahil edilen arazilerin yüzde 44 lük kismi Bagdat ve Musul vilayetlerinde bulunuyor. Bu arazi, 17 milyon 770 bin 363 dönümü Musul vilayetinde, 6 milyon 235 bin 160 dönümü ise Bagdat vilayetinde olmak üzere toplam 24 milyon 5 bin 528 dönüm olarak belirleniyor.||Hem iç hem dis politika||Padisah in Musul ve Bagdat taki zengin arazileri özel mülkü haline getirmesiyle, pek çok ülkenin bu araziler üzerindeki girisimleri de basliyor. Ancak bu bölgeler padisahin özel mülkü oldugu için Almanya, Hollanda, Fransa basta olmak üzere pek çok ülkeden gelen teklifle bizzat padisah kendisi ilgileniyor. Hatta bu dönemde, güven telkin etmedigi için Almanlarla yapilan bir sözlesme iptal edildigi için sikintilar yasaniyor. Ayni süre içinde diger devletlerden ümidini kesen Sultan 2. Abdülhamid, Japon hükümetinden petrol uzmani isteyerek bu ülkenin dikkatlerini bölgeye çevirmeye çalisiyor. Bu bölgeyi durumdan habersiz olarak vermek bir yana uzun yillar mücadele eden 2. Abdülhamid in bu davranisinin ülke içindeki politika açisindan da baska bir yönü bulunuyor. Bu padisaha göre, bölge halkinin büyük bir kismini olusturan ve yüzyillardir bir türlü boyun egdirilemeyen asiretlerin boyun egdirilmesi için de önemli bir yoldur. Bunu da içerideki karisikliklara karsi bir politika olarak elinde bulunduruyor.||Iskenderun u kaybedince ögrendi||Sultan 2. Abdülhamid bu bölgelerdeki kiymetli arazileri özel mülküne almakla da kalmiyor. Bölgenin varliklari, padisah mülküne geçtikten sonra yapilan arastirmalarla tüm degerleri tespit ediliyor. Bunun üzerine de gerekirse isletme imtiyazlari da özel mülk haline getiriliyor. Petrolün önemine vakif olan Sultan 2. Abdülhamid ve hazine bakanlari sadece Musul ve Bagdat taki arazilerle ilgilenmeyip, ülkenin çesitli yerlerindeki petrol yataklarini yabancilardan önce ele geçirmeye çalisiyorlar. Bunun tek istisnasi ise Iskenderun petrolleri oluyor ve bu kaybin Padisah a deneyim kazandirdigi belirtiliyor. Zira burasi devlet mülkü iken yerli sermayedarlara çikarma ve isletim lisansi veriliyor. Ancak baglayici hükümlerin de zayifligi nedeniyle kisa sürede bu yerli firmalar Ingiliz ve Alman ortaklarina sirketi devrediyorlar. Bu olaydan sonra tecrübe kazanan padisah, sadece Musul ve Bagdat vilayetleri ile ilgilenmekle kalmiyor, Van gölü petrolleri, Yanya vilayetindeki Senice petrol madenleri ve Ferecik petrollerinin imtiyazlarini da Hazine-i Hassa Nezareti ne aliyor.||Musul ve Bagdat vilayetleri üzerinde israrla duran Padisah 2. Abdülhamid in bu bölgeleri özel mülkü haline getirmesinden sonra yine bu bölgeler için çikardigi bir nizamname bulunuyor. Padisah, Musul vilayetindeki petrol yataklarinin mülk ve isletme belgesini Subat 1889 da, Bagdat vilayetindeki petrol yataklarinin mülk ve isletme belgesini ise 19 Eylül 1898 de almis. Sultan 2. Abdülhamid in Fransiz maden mühendisi Jakraz a hazirlattigi Musul vilayetindeki petrol yataklarinin isletiminin modernlestirilmesi için yapilmasi gereken masraflari gösteren kesif defteri de bulunuyor.||Zaman-Pazar

Yatak Seti

24 Haziran 2009 Çarşamba

yatak savasina son verin

Birbirlerini delicesine seven ve aralarinda kuvvetli bir bag bulunan çiftler bile yatakta ciddi mücadeleler verebiliyor. Iste size en bilinen problemler ve çözüm yollari...||Partnerinizle uykuya dalma süreniz farklilik gösteriyor ve uykuyla olan iliskiniz zit kutuplarda seyrediyorsa, ayni yatagi paylasmak hiç de kolay olmayabilir!||Davranis Bilimleri Enstitüsü Yetiskin ve Aile Psikolojik Danismanlik Merkezi psikologlarindan Uzman Psikolog Eda Arduman, ABD`de yapilan bir arastirmanin, çiftlerin yüzde 12`sinin uyku sorunlarindan dolayi ayri yattiklarini gösterdigini anlatiyor. Iste çiftlerin gece boyunca karsilasabilecekleri sorunlar ve çözümleri...||Partneriniz hemen uykuya daliyor, sizse konusmak istiyorsunuz:||Eger uykuya dalmadan önce sevgilinizle konusma ihtiyaci duyuyorsaniz, ilgi eksikliginden yakiniyor olabilirsiniz. Ondan yataga her zamankinden 10 dakika daha erken gelmesini rica edebilirsiniz. Yalniz siddetli tartismalar yapmak ya da önemli konulara deginmek yerine hafif ve eglenceli seylerden bahsetmeye özen gösterin.||Sevgilinizin belli bir uyuma rutini var, oysa sizin yok:||Uykuya dalmadan önce belli bir rutine sahip olmak olagandisi degil; öyle ki bazi insanlar bu rutinlerini yerine getirmeden uykuya dalamazlar. Partnerinizin de böyle siki bir rutin izlemesi mutlaka tüm gün yaptigi aktivitelerle ilgilidir. Ona kirilmayin ve anlayisli olmaya gayret edin; sakin içinize kapanmayin. Size sirtini dönüp uyumadigi sürece onu güldürebilir ve tavirlarini sevgi dolu tuhaf aliskanliklar dizisi olarak görebilirsiniz.||Uyandiginda huysuz ve soguk oluyor, oysa siz çok neseli ve sicaksiniz:||Böyle bir durumda ona kizmak ya da yüklenmek yerine, rahat birakabilir hatta sakinlesinceye kadar ortalikta görünmeyebilirsiniz. Pozitif enerjinizi farkli aktivitelerde kullanabilir, sabah sporunun ardindan güzel bir kahvalti yapabilirsiniz. Bu arada partneriniz eski nesesine kavusmus olacaktir. Eda Arduman, sabah mizaci diye tabir edilen ruh durumunun eskiden yetisme sartlari ve aliskanliklarla iliskilendirilirken artik kisilere özgü biyoritmlerle açiklandigini vurguluyor: `Beyin tarama teknolojilerinin ilerlemesi sayesinde artik biyoritm çesitliliklerinde biyolojik kökenlerin rol oynadigina inaniyoruz. Bireylerin kendilerine özgü ritimleri vardir, iki kisi bazen uyumludur, bazen de ritimler kaçinilmaz olarak çatisir ve problemler yasanmaya basslar.` Arduman, sabahlari henüz dünyaya inis yapamamis bir insani asiri bir neseyle karsilamanin karsinizdaki kisinin sikintisini artirabilecegini söylüyor. Bu yüzden yukarida da önerdigimiz gibi partneriniz nesesine kavusana kadar uzakta olmaniz iyi bir çözüm olabilir.||Yorgani sürekli kendine çekiyor, siz de yakalamaya çalisiyorsunuz:||Öncelikle bu durumun kisisel olmadigini, partnerinizin yorgani uykusunda bilinçsizce çekebilecegini aklinizdan çikarmayin. Ayrica böyle yapmasi her zaman onun egoist oldugunu da göstermez. Mesela is yerinde kötü bir gün geçirmis olabilir. Yanitlari bulmak için konusmaniz sart. Bu sorunu yasadiginizda mizah anlayisinizi devreye sokmaya çalisin. Çift yorgan kullanmayi da deneyebilirsiniz.||Yataga çok geç geliyor, oysa siz onun daha erken yatmasini istiyorsunuz:||Partneriniz yataga erken gelip burada vakit harcamak yerine yapacak farkli aktiviteler buldugundan sizi yalniz birakiyor. Elbette bu durumda alinmaniz ve özen görmediginiz düsüncesine kapilmaniz çok dogal. En iyisi onunla açik açik konusun ve en azindan haftada iki defa yataga daha erken saatte gelmesini istediginizi dile getirin.||Partneriniz televizyon izlemek istiyor, sizse uyumak:||Uzmanlar sadece bazi televizyonlarda mevcut olan saat kurma sisteminin kullanilmasini tavsiye ediyorlar. Saat belli bir süre için kuruluyor, o süre dolunca da televizyon kendi kendine kapaniyor. Uyku terapisti Miehael Breus çogu insanin bu süre zarfinda uykuya yenik düstügünü belirtiyor. Uzman Psikolog Eda Arduman, bazi insanlarin uykuya dalmadan önce televizyon seyretmelerini ya da kitap okumalarini `dikkatlerini kendilerinden uzaklastirip baska bir noktaya odaklanarak kendilerini teslimiyete hazirlamalari` olarak açikliyor.||Çözüm önerisiyse söyle: `Iki kisi birbirinin görüsünü paylastiktan sonra uygulanabilir çözümler gelistirilebilir. Beraber çalistigim çiftlerin kulaklik kullanmak, televizyonun sesini açmadan seyretmek ya da ayri odalarda televizyon izlemek gibi çözümler bulduguna tanik oldum.`||Kitap okumak istiyorsunuz, partneriniz isiktan rahatsiz oluyor:||Uyumadan önce kitap okumaniz partnerinizin uykuya dalmasini zorlastirabilir. Michael Breus, kitap okumadan uyuyamayanlara düsük voltajli ampul kullanmalarini öneriyor. Eda Arduman, isiga duyarliligin, kisiden kisiye degistigini ekledikten sonra lambanin yönünü ayarlayarak ya da minik okuma lambalari temin ederek bu problemin çözülebilecegini söylüyor. Bu arada partneriniz uyku maskeleriyle de isiktan korunabilir ve rahatça uykuya dalabilir.||Partneriniz sicagi sevmiyor ama siz üsüyorsunuz:||Breus, ideal vücut isisinin 18 ila 22 derece arasinda degistigini hatirlatiyor. Eger bu iki derece arasinda her iki tarafa da uyan bir isi yakalanamiyorsa, o zaman partnerinizin yakinina sadece soguk hava veren bir alet yerlestirebilirsiniz.||Horlamasi sizi çok rahatsiz ediyor:||Öncelikle eger partneriniz sürekli horluyorsa, o zaman bir doktora görünmesi sart.||Uyku apnesi horlamaya sebep olabiliyor. Ayrica burundaki nemi azaltarak soluk almayi kolaylastiracak dekonjestanlarla da sorun giderilebilir. Bir de partnerinizin sirtini size dönüp uyumasi horlamasini daha az duymanizi saglayacaktir. Araya yastiktan bir duvar da örebilirsiniz. Bazen horlamayan esin önceden uyumasi da çözüm olabiliyor. Agir yemek yemek ve içki de horlamayi tetikleyebilir. Ayrica iyi bir yastik kullanmak çok önemli. Çok rahat ettiginiz bir yastik satin alin ve eskimeden degistirin. Kafa belli bir seviyedeyken hem rahatlik artabiliyor hem de horlama ihtimali azalabiliyor.||Son olarak bazi uyku ürünleri ve yastiklar alerjiye neden olabiliyor ve alerjiler de horlamayi tetikleyebiliyor. Alerji yapmayan yastiklari ve yorganlari tercih edebilirsiniz. Odadaki diger alerji tetikleyicileri de tespit edin. Bazi çiçek türlerinin ve tüylü hayvanlarin da alerjen olabildigi de unutulmamali.`

Yatak Seti